Avrupa’da büyüyen enerji krizi ile döngüsel ekonomi hükümetlerin ve farklı ölçekte işletmelerin ana gündemi oluyor.

Enerji krizi karşısında ne gibi önlemler alınabileceği tartışılırken, döngüsel ekonominin artık sosyal sorumluk olmaktan çıktığını ve elzem olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Sevencan, “Ekonomi kısıtlı kaynakların en verimli şekilde kullanılmasıdır ve kısıtlı kaynaklarımızın sonuna geldik. Durum, bizim gibi enerji ithalatçısı ülkeler için çok daha elzem” dedi.

Sevencan, döngüsel ekonominin özellikle global firmalarca benimsendiğini belirterek “Yaşadığımız enerji krizinden sonra zaten buna mecbur kaldık. Artık sosyal sorumluluk değil, günümüzün elzem ihtiyacı haline geldi. Yeni kaynaklar bulmalıyız. Avrupa eski kaynakları tükettiğimizin ya da birisinin canı sıkılınca gazımızı kesebileceğinin farkında” ifadelerini kullandı.

Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Sevencan, Rusya-Ukrayna savaşından sonra Avrupa’da ortaya çıkan enerji krizi ile birlikte ülkelerin döngüsel ekonomiye daha çok ihtiyaç duyacağını vurgulayarak, “Hepimizin şahit olduğu Ukrayna-Rusya savaşından sonra Rusya doğalgazı keseceğini açıkladı. Dolayısıyla Avrupa’da bir panik dalgası hâkim, insanlar ne yapacaklarını şaşırmış durumda, hükümetler de belli politikalar açıklıyor. Bu politikaların içinde bazı teşvikler vermek var. Diğer taraftan da fosil enerjinin rakibi olan rüzgar enerjisinin birim fiyatı inanılmaz arttı. Fosil enerjiyi bulamadığınız zaman rüzgar enerjisine talep artıyor, bu durum fiyatların artışına sebep oluyor. Bir piyasada kar marjı artarsa oraya yeni firma gelir. Biz buradan, büyük ihtimalle önümüzdeki dönemde Avrupa’da çok fazla alternatif yenilenebilir enerji kaynağı için hem yatırım yapılacağını hem de pazar açılacağını çıkartabiliriz” dedi.

Döngüsel ekonominin nasıl gerçekleştiğine dair de açıklamalarda bulunan Sevencan şöyle konuştu:

“Döngüsel ekonominin prensibinde atık üretmeyelim, üretirsek de geri kazandıralım fikri yatıyor. Bir tartışma diyor ki; kimi durumlarda enerjinin yüzde 15 kadarı plastik üretimine harcanıyor. Avrupa da biz plastiği her seferinde üretmeyelim, tekrar kullanalım diyor. Belki de bir iki yıl içinde plastik şişeden vazgeçilebilir. Bu da döngüsel ekonominin tamamen bir parçası. Bugün ayrı bir şeymiş gibi konuştuğumuz döngüsel ekonomi, ekonominin kendisi olmaya başlayacak, hayatımızın daha büyük bir parçası olacak çünkü ekonomi kısıtlı kaynakların en verimli şekilde kullanılmasıdır ve kısıtlı kaynaklarımızın sonuna geldik. Durum, bizim gibi enerji ithalatçısı ülkeler için çok daha elzem. Bugün ayrı bir şeymiş gibi konuştuğumuz döngüsel ekonomi, ekonominin kendisi olmaya başlayacak. Dolayısıyla o kıymetli enerjiyi başka bir yerden üretmeliyiz, ürettiğimiz ürünü başka şekilde pazarlamalıyız. Satmak değil belki kiralamak olabilir. Örneğin, koltuk satın almayacağız koltuğu kiralayacağız. Amsterdam havaalanında ampul satın almıyorlar, aydınlatma hizmetini satın alıyorlar. Çünkü eğer bir hizmeti servis olarak satarsanız daha dayanıklı ürün kullanırsınız.”

Türkiye’nin de bu ekonomi modeline ihtiyacı olduğunu belirten Sevencan, “Kanada’da çok zehirli bir gaz olan etenol fabrikasının yanına domates serası kurup bacadan serayı besliyorlar. Domatesin büyümesi için karbondioksit ve ısı lazım. Bizde bu tarz tarım üretimi neden olmasın. Ki biz şu an tarıma çok muhtacız, su kaynaklarımızın çoğunu tarım için harcıyoruz. Çöplerimizi kompos olarak atamıyoruz. Çöplerimizi kompos olarak, gıda atıklarını gübre olabilecek şekilde ayrıştırıyor olabilmemiz lazım. Tüm bunları yapmaya bir yerden başladık ama toplumsal bilincin de bu anlamda artması lazım. Firmalarda bu bilinç çok daha hızlı arttı, özellikle global firmalarda. Türkiye’ye de yansıması olacak” diye konuştu.

Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Sevencan
Paylaş.
Exit mobile version