Fed toplantısının ardından varlık fiyatları ağırlıklı olarak denge bulma çabası sergilerken bir yandan toplantıda verilen mesajları fiyatlayan piyasalar bir yandan da makroekonomik görünümü takip etti. Bu noktada ABD’de ikinci çeyrek büyüme rakamı öne çıkarken yurt içinde ise TCMB’nin açıkladığı yılın üçüncü enflasyon raporu izlendi.

2022 sonu enflasyon tahminini %42,8’den %60,4’e revize eden TCMB enflasyonun 2023 yıl sonunda ise %19,2 olarak gerçekleşeceği öngörüsünde bulundu. Nisan ayında açıklanan son raporun tahminleri güncelliğini önemli ölçüde yitirdiği için yapılan revizyon sürpriz değil. Ancak rakamların hâlâ piyasa ortalamasının altında seyrettiğini görüyoruz. Para politikasında herhangi bir revizyon sinyali gelmediği için güncelleme TL varlıklar üzerinde ise anlamlı bir etki yaratmadı.

ABD’de ise yılın ilk çeyreğinde %1,6 daralan GSYH ikinci çeyrekte %0,5 olan büyüme beklentisinin aksine %0,9 geri çekildi. Böylece ABD ekonomisi arka arkaya iki çeyrekte de daralmış oldu. Bu durum resesyon endişelerini canlandıran bir zemin yaratıyor. Ancak Fed’in Eylül ayından itibaren faiz artırımlarının hızını azaltmasının beklendiğini göz önünde bulundurursak piyasa beklentisinden önemli ölçüde ayrışan rakamın yarattığı baskının oldukça sınırlı kaldığını gördük. Kaldı ki söz konusu verinin Ağustos ve Eylül aylarında revizyonlarının açıklanacağını da unutmamak gerekir.

ABD büyüme verisinin ardından bugün ise Fed’in enflasyonu takip etmek için kullandığı PCE endeksini izleyeceğiz. Manşet rakam TÜFE’nin işaret ettiği gibi yukarı yönlü eğilimini (%6,3’ten %6,7’ye) sürdürebilecek olsa da çekirdek rakamda değişiklik beklenmiyor (%4,7). Euro Bölgesi’nde ise bugün öncü TÜFE rakamı açıklanacak. %8,6 olan yıllık enflasyonda herhangi bir değişiklik beklenmiyor. Ancak dün açıklanan Almanya TÜFE verisinin %8,2’den %8,5’e yükselmesinin ardından risklerin yukarı yönlü olduğunu söyleyebiliriz.

TL’de değer kazanma çabası

Fed toplantısının ardından TL’de küresel piyasalara paralel olarak değer kazanma çabası görülse de günün sonunda USD/TL’nin 17,90’dan çok fazla uzaklaşmadığını gördük. Öte yandan enflasyon raporunda yapılan güncellemeler TL üzerinde anlamlı bir etki yaratmazken Merkez Bankası’nın brüt rezervlerinin 98,3 milyar dolara gerileyerek 2021 Haziran ayından bu yana en düşük seviyeye inmesi ise dikkat çekti. Net rezervlerde ise sınırlı iyileşme görüldü. Buna göre önceki hafta 6,4 milyar dolar olan net rezervler 6,7 milyar dolara yükseldi. Ancak swap hariç net rezervler -55,4 milyar dolar olarak gerçekleşti.

Fed sonrası Borsa İstanbul

Küresel risk iştahının Fed toplantısı sonrasında belirgin şekilde artması BIST 100 endeksinin de güne yukarı yönlü bir eğilimle başlayıp 2575 puan sınırına yaklaşmasını sağladı. Ancak özellikle ABD büyüme verisinin ardından piyasalarda yaşanan bozulma endeksin kazanımlarını geri vermesine ve teknik açıdan önemine sıklıkla vurgu yaptığımız 2550 puanın altında kapanış yapmasına neden oldu. Endeksin görünümünde şimdilik anlamlı bir bozulma görmüyoruz. Ancak 2550’nin üzerinde kapanışlar yapılamazsa bu durum bir noktadan sonra ivme kaybı yaşanmasına neden olabilir. Bu nedenle söz konusu noktanın üzerinde yapılacak kapanışların kritik olduğuna inanıyoruz.

BIST 30 Ağustos vadeli VİOP kontratı

Günü 2791 puanda kapatan BIST 30 kontratlarında 2772, 2750, 2730 ve 2708 destek olarak izlenebilir. 2811, 2833, 2853 ve 2875 ise direnç noktalarını oluşturuyor.

USD/TL Temmuz vadeli VİOP kontratı

Günü 17.92 seviyesinde kapatan USD/TL vadeli işlem kontratlarında 17,7945, 17,6510, 17,526 ve 17,3825 destek olarak izlenebilir. 18,0455, 18,189, 18,3140 ve 18,4575 ise direnç noktalarını oluşturuyor.

Kaynak: ÜNLÜ & Co

Bu içerik bilgilendirme amaçlı olup yatırım tavsiyesi içermez. Yatırımcılar, kayıp risklerini göze alıp kendi sorumluluklarında hareket etmelidir. Herhangi bir yatırım yapmadan önce geniş kapsamlı araştırma yapmanızı tavsiye ederiz.

Paylaş.
Exit mobile version