Son dönemde turizmi doğrudan ve dolaylı olarak ilgilendiren bir kaç etkinliğe katıldım. Tatmin edici bilgilerin elde edildiği ve deneyimleri paylaşılan ortamlar oldu.

Geçen ay restoranlar arasında rekabeti artırıcı önemli bir adım atıldı. Dünyanın pek çok yerinde restoranların kalitesini belirleyen Michelin standardı artık İstanbul’daki restoranlar için yıldız verecek. Restoranların genel kalitesini artırmaya yarayacağını düşünmüyorum ama Türkiye’deki bazı restoranların yurtdışı tanıtımlarında etkili olacaktır.

Önceki hafta, dünyanın en büyük yolcu gemisi Costa Venezia Galataport’a yanaştı. 5260 yolcu kapasiteli gemi, Galataport’un ve kruvaziyer gemi turizminin potansiyeli için önemli veridir. Bu yıl Türkiye’ye 250 yolcu gemisi gelmesi bekleniyor. Sadece kruvaziyer gemi turizminden 300 ila 600 milyon dolar bir gelir bekleniyor. Bu gelişmede Galataport kriterini unutmayalım.

Geçen hafta TTYD yöneticileriyle Sarıyer’deki Six Senses Kocataş Mansion’da sohbet imkanı buldum. İstanbul’un ilk ambalajlı suyu ve gazozunun çıkaran Kocataş ailesinin köşkü artık 27 odalı lüks turizme hizmet eden bir mekan. Yatırımcılar 25 dönümlük arazi içinde Toro Restorant’tan sonra üç yeni yabancı restoran zincirini de burada açmaya hazırlanıyor. Ayrıca küresel bir spa zinciri de bu yazın açılması bekleniyor.

Yine geçen hafta bilboardlarda David Hockney’in resim ve sergi reklamları yer aldı. Sakıp Sabancı Müzesi’nde gezmenizi öneririm. Eş zamanlı olarak İstanbul’da bir kaç tane daha sanat etkinliği devam ediyor.

Birbirinden bağımsız gibi duran bu etkinlikler, İstanbul turizmine önemli katkılar sunuyor. Oya Narin’e göre, İstanbul bu yıl 17 milyon turisti ağırlamaya hazır durumdadır. Peki, İstanbul ve Türkiye turizmi dönüştürmeye tam hazır mı?

Pandemi, dünyadaki bütün kişi ve kurumların ezberlerini bozdu. Yeniden toparlanma sürecine giren yapılar içinde turizm, hem rehabilitasyon görevi görüyor hem de krize giren dünya ekonomisi için acil bir çare sunuyor. Türkiye de bu yeni dönüşüm içinde elindeki fırsatları değerlendirmeye çalışıyor.

En son Dünya Seyahat Konseyi Başkanı (WTTC) Julia Simpson’ı dinledim. WTTC, turizm sektöründe en önemli küresel oyuncuların yer aldığı kurumun temsilcisi. Dünyada pandemi ile yüzde 50 değer kaybeden bir sektörün başındaki kişinin, yeni döneme dair söyledikleri önemli olsa gerektir.

Kendisini Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği tarafından düzenlenen Turizm Investment Forum (TIF) 2022 etkinliğinde dinledim. Eğer konuşulanları dinleyip, dinleyiciler arasında da biraz dolaşırsanız, turizm sektöründe Türkiye’nin nasıl her yatırımcının radarında olduğunu görebilirsiniz.

Geleneksel hale gelmesi TIF’e bu yıl beklenenin üzerinde katılım sağlandı.

Bir kaç duyum ve paylaşımda bulunmadan önce, Simpson’un değerlendirmelerine dikkat çekmek istiyorum.

Malum, turizm sektöründe dünya genelinde 62 milyon istihdam kaybı yaşandı. Acıları biliyoruz ama Simpson’un gelecek 10 yıl için verdiği rakamlar çok parlak. On yıl içinde turizm sektörü yıllık ortalama 5.8 büyüyecek, 180 milyon istihdam sağlayacak ve 8.5 trilyon dolar büyüklüğe ulaşacak.

Bu yeterli değil, çünkü pandemi öncesi 2019 yılında turizm sektörünün büyüklüğü 9.2 trilyon dolardı.

Simpson, bu arada Oxford Economics tarafından Türkiye turizmi üzerine yapılmış bir etki araştırma sonuçlarını da paylaştı. Pandemide 60 milyar dolar, ekonomiye katkı yapan turizm sektörünün bu yıl 70 milyar dolar bir ekonomik değer oluşturacağı tahmininde bulundu. Pandemi öncesi, 100 milyar dolar ekonomik değer oluşturan sektörün de önümüzdeki 10 yıl içinde doğru adımlar atılarak 110 milyar dolar büyüklüğe geleceğine dikkat çekti.

TTYD Başkanı Oya Narin

110 milyar dolar rakamını TTYD Başkanı Oya Narin de teyit etti. Simpson ayrıca Türkiye’nin bu yaz dünyanın en önemli dördüncü turizm destinasyonu olacağını da vurguladı.

Dünyada turizminin trendleri üzerinde de duran Simpson’a göre, özellikle wellness denilen sağlık ve esenlik alanına ilginin yoğun ve insanlar dış mekanlara, farklı ortamlara gitme istekleri öne çıkıyor. Yeter ki ülkeler seyahati kolaylaştırıcı ve turizm yatırımlarını kolaylaştırıcı kararlar alsınlar. Bir de turizm segmentlerinde açık ve net olmaları gerekiyor.

Haliyle Türkiye, turizm çeşitlendirmesi açısından zengin alternatifler sunabiliyor.

Turizmi dönüştürülmesi açısından, katıldığım etkinliklerde aldığım notlardan bazılarını sizinle paylaşmak istiyorum.

Marinalar, Oteller , Galataport ve D’ream şirketleriyle turizmin önemli bir oyuncusu olan Ferit F. Şahenk, ilginç ipuçları verdi. Artık otellerinde müşterilerin konaklama ücretlerine göre bir hesaplama yapmadıklarını söyledi.

D Maris, otelindeki restoranlara yapılan rezervasyonların yüzde 30 civarı otel müşterilerinin dışındaymış. Bunun çoğu da otele yakın yerlere yanaşmış yat müşterilerinden oluşuyormuş. Aynı şekilde otel müşterilerinden pek çoğu da alakart restoranları tercih ediyormuş.

D’ream, 22 ülke, 45 şehir ve 225 noktada hizmet veren bir grubun Türk Mutfağını yurtdışında temsil eden en önemli temsilcisi durumunda. 2018 yılında hisselerinin yüzde 17’sini Singapurlu Temasek’e satmıştı. Muhtemel ki yazının yayınlandığı gün de ayrıca yüzde 20 hissesini yine dünyaca ünlü bir yatırımcıya sattığını açıklayacak.

Uzakdoğu’nun en lüks otel zinciri kabul edilen Peninsula, Galataport projesinin bir parçası olarak Karaköy’de açılış hazırlıkları yapıyor.

Diğer taraftan Fettah Tamince, Tersane projesinde kaba inşaatı bitirmiş durumda. 3 yıl içinde tamamı açılması bekleniyor.

Bütün bu dev projeler turizmde dönüşümü ifade etmesine rağmen yeterli değil. Oya Narin, uzun dönemdir hissedilen rezidans eksikliğini , son yıllarda telafi edilecek yatırımlar yapıldığına dikkat çekiyor. Ancak İstanbul turizmini dönüştürecek olan gelişmenin Marmara’nın bir bütün olarak ele alınmasıyla yaşanacağına vurgu yapıyor. Önümüzdeki süreçte İstanbul yakınları başta olmak üzere Marmara Denizi etrafında büyük ve güçlü resort ve sahil yatırımları gerçekleşeceğini söylüyor. İstanbul, sadece şehir içi turizmiyle değil, etrafıyla da bir destinasyon olmaya başlayacak.

Bu arada butik otel, pansiyon ve düşük yıldızlı otel eksikliğinin de giderileceğini bekliyor. TTYD’nin TÜSİAD ile birlikte hazırladığı Turizmde Dönüşüm Senaryoları Raporuna göre, İspanya’da 297 5 yıldızlı otele karşılık, 3 bin 633 1 gümüş yıldızlı pansiyon ve 4 bin 445 rezidans bulunuyor. Türkiye’de ise 5 yıldızlı otel sayısı 836 ve pansiyon ve motel sayısı sadece 114 adet.

Bu denge sağlanırsa, belki yerli turist de rahatça tatil seçeneklerinden faydalanma şansı yakalar.

Malum, pandemi ile birlikte en büyük gerileme kongre turizminde yaşandı. Önümüzdeki iki üç yıl içinde kongrelerin de geri dönmesi bekleniyor. Kongre turizmi sadece gelir açısından önemli değil, ülke algısını yönetmek açısından da önem taşıyor.

Bence en önemli sorunların başında tesislerin yenilenme ihtiyacı içinde olması geliyor. Yenileme kredisi için 50 milyar liranın ayrıldığını öğrendim, Yeterli olmadığını ve uluslararası kaynaklara ihtiyaç duyuluyor.

Türkiye turizminin dönüşümünün kahramanı kesinlikle özel sektör yatırımcılarıdır. Uluslararası yatırımcı dengesini çok iyi yönetiyorlar ve dünya yeniden yapılanırken konumlarını sağlıklı bir ortama çekebiliyorlar.

Paylaş.
Exit mobile version