Dünya Gastronomi Turizmi Birliği, Türkiye Raporunu yayınlandı. Gastronomi Turizmi Derneği olarak bildiğiniz üzere ABD merkezli ‘’World FoodTravel Association’’ Türkiye partneriyiz. Raporun genel başlıklarını ve ilginç yönlerini Marka Doktoru Gürkan Boztepe makalesinde değerlendirdi:

Gastronomi Turizmi Derneği olarak bildiğiniz üzere ABD merkezli “World FoodTravel Association” partneriyiz. Bu kapsamda geçen ay İstanbul’da ICC de gerçekleştirdiğimiz konferansta Dünya Başkan Erik Wolf ve yönetim kurulu üyelerini ülkemizde ağırlama fırsatı bulmuş idik.Derneğimiz ile yıllardan beri entegre çalışan Dünya Gastronomi Turizmi Birliği başkanı Amerika’dan ülkemize gelip çeşitli mutfakları deneyimleme imkanı buldu.(Dostum ve Türsab Gastronomi İhtisas Komitesi Başkanı Ömer Kartın’a desteği için teşekkür ederim) 

Gastroshow fuar ve konferansında çok önemli bir konuşma yaptı ve bu konuşmada içerikleri ülkemizi araştırarak sayılar ile bize sundu.

Değerli dost ve ağabeyim Cem Kınay’ın moderatörlüğünde gerçekleşen bu nitelikli konferansı dinleyenler çok keyif aldı.

İnanılmaz samimiyet ve içerikleri vardı.

Dünya Başkanı ülkesine döndükten sonra bizler için çok detaylı biz rapor hazırlamış.Türkiye ve Gastronomi Turizmi başlıklı rapordan hepimizi ilgisini çekebilecek konuları aşağıda sizlere sunmak isterim.

TARIMSAL ÇEŞİTLİLİK

4 mevsimin belirgin bir şekilde yaşandığı Türkiye’de, çoğu tarım ürünü kolaylıkla yetiştirilebiliyor. Çoğu çiftçinin tarım ilaçlarının toprağa ve mahsule verdiği zararın bilincinde olmamasına rağmen çoğu ürün organik olarak yetiştiriliyor. Pazardaki talebin artmasıyla ve ürün başına daha yüksek kârlılıktan dolayı, Türkiye’deki organik tarım üretimi artmakta ve gelişmekte. 

EGZOTİSM
Çoğu ziyaretçi Türkiye’yi egzotik bir istikamet olarak düşünüyor. 2 kıtayı birbirine bağlayan bir köprü oluşuyla, bazı ögeleri Avrupai hissettirirken diğer kısımları farklı ve yabancı olarak düşünülüyor. Doğu Ekspres’i gibi yolculuklar kulağageçmişten günümüze romantik ve büyüleyici hikayeler gibi gelirken gözlerde Gece yarısı Ekspres Filmi canlanıyor. 

Türklerin dili, insanları, tarihi Pazar yerlerinin karmaşası bile bilinmez kısmını daha da gizemli hale getiriyor ve Türkiye yabancılar için özellikle Batılılar için reddedilemez bir çekim haline geliyor. 

DÜNYA ÇAPINDAKİ HAVAALANI

2018 yılının sonunda kullanıma açılan yeni İstanbul Havalimanı, 2020 yılı ziyaret eden yolcu sayılarına göre, Avrupa’nın en büyük havaalanı. Saat gibi çalışanhavalimanında, bir yolcu uçağınyanaşmasından, gümrük ve pasaport kontrolüne, oradan da havalimanından çıkmak için taksi durağına yarım saatten kısa sürede ulaşabiliyor; gerçekten etkileyici. 

İYİ GELİŞTİRİLMİŞ TEDARİK ZİNCİRİ

Ziyaretçiler için yolculuklarındaki en popüler aktivitelerden biri, evlerine dönerken yanlarına hatıra olarak yiyecek ve içecekler almaları. Bu ziyaretçiler, yanlarına aldıkları ürünleri bitirdiklerinde de etraflarında alıştıkları kalitedeki Türk yemeklerini ve içeceklerini aramaya başlıyorlar. Türk yemek ve içki dağıtımı ve ihracatı gerçekten iyi gelişmiş bir durumda. El yapımı ve yöresel yemek ve içki üreticileri kolaylıkla ürünlerini uluslararası pazarda ulaştırabilirler. Söylenene göre sadece bazı üreticiler bu süreci anlayabilecek ve yönetebilecek yaklaşıma sahip olduğu için üreticilerin çoğuyurtdışı pazarına çıkma ve ithal etme fırsatınıdeğerlendirmiyor.

ZAYIF YANLAR

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HÂLA BİR ÖNCELİK DEĞİL

Ne yazık ki ülke genelinde yiyecek ve içeceklerde paket-ambalaj israfı çok yaygın. Özellikle çevreci ve sürdürülebilir paketlemeler neredeyse kullanılmamakta. Türkler, geri dönüşümün ve sürdürülebilir malzeme kullanımının öneminin pek bilincinde değiller. Günümüzün değişen dünyasında, sürdürülebilirlik her zamankinden çok daha önemli ve bu mesaj Türkiye’ye yeni ulaşmış ve yeni yayılmakta. 

DEĞİŞİME KARŞI DİRENİŞ

Bunca güçlü yanına rağmen, Türkiye, sahip olduğu potansiyeli uluslararası pazarda ne turizm pazarlamasında ne de yiyecek ve içecek ihracatında gösterememekte. Türkler bunu başarıya çevirme isteğine sahip fakat tecrübesine sahip değil. İş sahipleri ve yöneticileri bu konuda biraz muhafazakâr ve değişime karşı direnç göstermekte. Geri dönüşüm ve çevreci paketleme yöntemleri gibi yeni konseptleri benimsememekteler ve dışarıdan bu konular için gelebilecek tecrübeleri ve yardımları da pek aramıyorlar. Mutfak ve yemek kültürünün korunması düşünülünce, eski yaklaşımlar güçlü bir yön gibi gözüküyor olsa da aslında bu işletme yönetimi açısından bir zayıflık teşkil ediyor. Buna karşın, yenilikçiliğin getirebileceği çeşitli kazanımlar (ekonomik, sosyokültürel, çevresel) öncelik olarak görülmüyor. 

ET MERKEZLİ BESLENME BİÇİMİ

Dünya nüfusunun üçte biri vejetaryen beslenirken ve her geçen gün et tüketen insanlar da vejetaryen yemeklere yönelirken, Türkiye bu tür misafirlerin ihtiyaçlarını karşılamakta çok geride. Söylenene göre, ülke genelinde vejetaryen ve vegan yemekler çok çeşitli olarak bulunmasına rağmen, bu tür yemekler genel olarak ön saflarda sunulmuyor. Ege Bölgesi yemekleri daha az et merkezli olup, vejetaryenler için keyifli bir rota olabilir. Aydeğer’e göre, restoran sahipleri hızla artan vejetaryen ve vegan trendlerinin farkındalar fakat artan talebi karşılayacak hizmet daha geliştirilmiş değil. 

YABANCI DİL
Bazı Türkler yeterli hatta iyi İngilizce konuşsalar da çoğu İngilizce konuşamıyor. Bu da tam anlamıyla başarılı bir hizmet verememelerine neden oluyor. Birinci sınıf otellerde bile, misafirlerin çok iyi İngilizce konuşan çalışanlar beklerken tam tersi durumla karşılaşmaları mümkün. Etkili şekilde iletişim kuramamanın eksikliği özgüvenlerine yansımakta ve çalışanların, misafirlere hizmet ederken bile kendilerini rahatsız hissetmelerine sebep olmakta. Dolayısıyla, ziyaretçiler etkili iletişim kuramamanın getirdiği olumsuz bir izlenimle evlerine dönmek durumunda kalıyor. 

YETERSİZ MESLEKİ EĞİTİM

Çoğuişletmeci ve çalışan, pazarlama, strateji geliştirme, ürün geliştirilme ve operasyonu gibi gündelik iş hayatı konularında yeterli eğitime sahip değil. Misafirlere nasıl davranılacağı ve müşteri servislerinde nasıl karşılıkverileceği konularını içeren, ağırlama becerilerinin bile geliştirilmeye ihtiyacı var. Buna yeterli düzeyde İngilizcekonuşamamak eklenince, misafirler akıllarındaki tutarsızlıklar ve konaklamalarındaki hayal kırıklıklarıyla geri dönüyorlar. 

PAZARLARDAKİ ESNAF ALGISI
İstanbul’daki Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı gibi pazar ve çarşılarıyla meşhur olan Türkiye’de, pazarlarda sürekli bağırıp inatla ürün satmaya çalışan esnaflar potansiyel müşterileri almaktan vazgeçirip gelenleri rahatsız hissettirebiliyorlar. Sonuç olarak ziyaretçiler sanki İngilizce bilmiyor gibi davranarak ya da göz temasından kaçınıp ne nakit ne de kredi kartı yokmuş gibi yaparak esnafları atlatmaya çalışıyorlar. Bu esnaf kültürü bir geleneğe dayansa da naçizane tavsiyemiz bunun güncellenmesi yönünde olabilir. 

DENEYİMLERDEKİ TUTARSIZLIKLAR
Ziyaret edenlerin bazen yaşadıkları deneyimler karşısında kafaları karışabiliyor. Bir anıtta fotoğraf çekmeye izin varken bir diğerinde fotoğraf çekimi yasak olabiliyor; bir camide kadınlar başını örterken bir diğerinde belli bölüme baş örtüsüz geçebiliyor; bazı yerlerde kredi kartı geçerliyken bir diğerinde kabul edilmiyor. Bu da misafirlerin akıllarına Türk toplumu içerisinde ayrım olabileceğini getiriyor; ziyarete gelenler ve yerel halk arasında bir ayrım söz konusu dedirtiyor. 

Bu zorluklara karşın, Türkiye eşsiz gastronomi mirasıyla ve tarihi özgünlüğüyle gerçekten keşfedilmemiş bir cevher. Dünyanın başka neresinde bir turist, yüzyıllardır sultanların yemek yediği bir sarayda gastronomik bir ziyafet çekip ardından beş dakika yürüme mesafesindeki binlerce yıllık bir Hristiyan kilisesini ziyaret edebilir. 

Eğer Türkiye gastronomi turizmini, hatta genel olarak turizmini, geliştirmek istiyorsa; uluslararası bir oyuncu olarak değer görüp ciddiye alınmak istiyorsa; birden çok değişikliğe gitmek durumunda. Buna rağmen, Türkiye’ye gelen ziyaretçiler keyifle vakit geçirip, Türk yemeklerine âşık olsa da Türk misafirperverliğini unutması gerçekten imkânsız. 

Bu rapordan bazı önemli alıntılar. Dost acı da tatlı da söyler misali; yurt dışından ülkemizin algısını görmek durumundayız.

Kaynak: gecce.com

Paylaş.
Exit mobile version