Değişen ekonomi bir tarafta iklime duyarlı döngüsel bir başlıkta şekilleniyor, öte tarafta dijitalleşmenin de etkisiyle hızlanıyor. Bu konuda birçok uzman görüş bildirirken, katma değerin en etkili silahını göz ardı etmemek gerekir.
Şayet elinizde kaynağınız varsa ve bilinç düzeyiniz yüksekse, her ikisinde de bugünün teknolojik koşullarında hızla yol alabilir; fark yaratabilirsiniz. Yani bir tür teknolojinin demokratikleşmesi olarak nitelendirilen bu alana, niyetli olmakla entegre hale gelmek mümkün.
Fakat dünyadaki en kıt kaynağı göz ardı etmemelisiniz. Yetenekler, bugünün ekonomisinde yarına ilişkin en önemli mücadele alanını oluşturuyor. Zira dünyada çok büyük bir yetenek açığı var. Bu kadar otomatize olan bir ekonomide insan faktörü yine en önemli farklılık unsurunu oluşturuyor.
Zaten bu sebeple ileri gelen ekonomiler, bazen yaşlanan nüfuslarının etkisiyle, bazen de teknolojide fark yaratma amacıyla dünyadan yetenek avı yapıyorlar. Mesele o kadar büyük bir alana yayıldı ki, gerçek bir yetenek astronomik fiyatlara ve koşullara transfer edilebiliyor.
Böylesi bir süreçte biz ne yapıyoruz? Ne yazık ki yeteneği elden kaçırmak gibi anlaşılmaz bir eğilimimiz var. Her fırsatta genç nüfustan bahsediliyor, ama kalabalık ile insan kaynağının arasındaki fark bile anlaşılamadığı için, yeteneklere de özenli davranılmıyor.
Bunda ülkenin koşullarının, ekonomik gerekçelerin, hatalı yaklaşımların payı olduğu kadar, doğru bir strateji oluşturma eksikliğinin de hâkim olduğunu görüyoruz. Reel sektörde bir tarafta nitelikli eleman ihtiyacından bahsedilirken, öte tarafta yok pahasına çalıştırılmak istenen insanlar yeterince konuyu anlamadığımızı gösteriyor.
Kamu alanında ise sıralama hataları yapılıyor. Örneğin 1 milyon yazılımcı projesi. Mesele ilk bakışta son derece faydalı gözüküyor. Fakat o zaman yazdığımın, bugün ne yazık ki hayata geçtiğine şahit olmaktan üzüntü duyuyorum.
O dönemde de dile getirdiğim gibi, sizin yazılımcı yetiştirmekten önce, yetişen yazılımcıların çalışacağı sektörlerdeki firmaları palazlandırmanız gerekir. Aksi takdirde bugünkü halinden de anlayacağımız üzere yurtdışına eleman tedarikçisi olursunuz.
Bunu her sektör için uyarlayabilirsiniz. Lakin gerçek şu ki, Türkiye en kısa sürede bu alanda ekonomisinden reel sektör yaklaşımına, kamu politikalarından ortam huzuruna kadar atılım yapmazsa yaya kalacak.
Yeni çağın petrolünün veri olduğu söyleniyor. Ben de katılıyorum. Ama ekonominiz içindeki yetenek açığını ıskalarsanız, sadece veriyi üretip hediye eden olursunuz. Veriyi bilgiye çevirip zenginleşen değil.
(Yazıyla ilgili görüş ve düşüncelerinizi [email protected] adresine göndererek yazarımızla paylaşabilirsiniz.)