10 yıl öncesine göre giysilerimizi yüzde 40 daha az giyerken, her 5 parça kıyafetten 3’ü sadece 1 yıl içinde çöplüklere gidiyor. Tekstil çöpleri nedeniyle her yıl milyarlarca dolar değer kaybediliyor. Ancak geri dönüştürülmüş malzemelerin, eko ambalajların kullanılması, ikinci el satın almanın artmasıyla tekstil çöplüğünün önüne geçmek mümkün.
Dünyada ünlü birçok giyim markası, sürdürülebilir moda teknolojilerine odaklanırken sürdürülebilir moda, tüketiciler için de satın almada önemli bir etken haline geliyor. Bu kapsamda bitkisel deriler, 3 boyutlu numuneler, sanal giyinme deneyimleri, talep üzerine üretim gibi teknolojiler önümüzdeki yıllarda giyim sektörünün vazgeçilmezi olacak.
İklim krizinin birçok sektörü değişme zorladığını belirten Hanersman Danışmanlık Kurucusu-Yazar Ecehan Ersöz, “Bu sektörlerin başında da moda sektörü geliyor. Çünkü moda sektöründe ciddi anlamda israf söz konusu. Örneğin Global Fashion Agenda, giyim tüketiminin 2030 yılına kadar yüzde 63 artacağını tahmin ediyor. Ellen MacArthur Foundation raporu ise giysilerimizi 10 yıl öncesine göre yüzde 40 daha az giydiğimizi ve Birleşik Krallık’taki giysilerin yüzde 26’sının, sahibi artık istemediği için elden çıkarıldığını gösteriyor. Fast Fashion olarak tanımlanan Hızlı Moda iş modeli, aşırı tüketimi teşvik ediyor ve çoğunluğu tek lifli malzemelerden yapılmayan ve geri dönüştürülemeyen aşırı atık üretimine yol açıyor. Ellen MacArthur Vakfı’na göre, giysilerin yetersiz kullanımı ve geri dönüşüm eksikliği nedeniyle her yıl 500 milyar dolardan fazla değer kaybediliyor. Yine BBC Earth’e göre, dünya çapında binlerce farklı kimyasal kullanılarak 100 milyar giysi üretiliyor ve 5 parçadan 3’ü sadece 1 yıl içinde çöplüklere gidiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde, tekstil çöplük atığı 2008’de 11 milyon tonun üzerindeydi” dedi.
Her ne kadar tekstilde israf yaşansa da birçok tüketici bu konuda bilinç düzeyi arttığını aktaran Ersöz, “Tüm bu olumsuzlukların yanında olumlu gelişme ise tüketicilerin artan farkındalıkları ve moda ürünleri için daha sürdürülebilir ve etik özelliklere yönelik talepteki artış. Örneğin Pulse of the Fashion Industry raporu, katılımcıların üçte birinin sorumlu uygulamaları nedeniyle giyim markalarını değiştirdiğini gösteriyor. McKinsey’e göre, tüketicilerin yüzde 60’ından fazlası, satın alırken çevresel etkiyi önemli bir faktör olarak görürken, Neilsen’e göre yüzde 66’sı sürdürülebilir şekilde üretilmiş ürünler için daha fazla ödemeye istekli” diye konuştu.
Giysi, aksesuar ve makyaj malzemelerinin çevreye duyarlı bir şekilde üretilmesini, müşterilere ulaştırılması anlamına gelen sürdürülebilir modanın büyüdüğünü kaydeden Ersöz, “Bu yaklaşımın temel hedefi ekosistemi korumak, kirliliği önemli ölçüde azaltmak, geri dönüşüm uygulamalarını teşvik etmek, yeniden kullanım ve daha az tüketim ile doğal kaynakların sorumlu kullanımını sağlamaktır. Modada sürdürülebilir uygulamalarına örnek olarak biyolojik olarak parçalanabilen kumaşların, geri dönüştürülmüş malzemelerin, ikinci el satın almanın veya eko ambalajların kullanılması verilebilir. Bir diğer önemli nokta ise sürdürülebilirlik için, bu uygulamaların tasarımdan üretime, paketlemeden ve dağıtıma kadar üretimin tüm aşamalarına dahil edilmesini gerektirir. Gelişen teknoloji bu uygulamaları hayata geçirmede moda sektörüne en büyük desteği vermekte. Bir süredir tüketiciler ve perakendeciler, moda endüstrisi tarafından üretilen muazzam miktardaki atığın daha fazla farkına vardıkça, israfı önlemek için yeni çabalar sarf ediliyor” ifadelerini kullandı.
Sürdürülebilir modayı destekleyen teknoloji uygulamaları
3 boyutlu sanal numuneler
Geçmişte ürün numunelerinin tasarım ve alım satım yaşam döngüsünde fiziksel olarak varolması bir zorunluluktu. Bu numuneler hem tasarımcılara hem de perakende satın alma ekiplerine ürünün doğru bir temsilini sağlarken, üretim öncesi son haline karar verilene kadar 20 veya daha fazla numune gerektirebilirdi. Bununla birlikte, 3D teknolojisinin gelişimiyle, sanal numuneler hem tasarım hem de ürün geliştirme aşamalarındaki malzeme ve zaman israfını azaltan dijital bir yöntem oldu.
Alternatif tekstillerin kullanımı
Tekstil ürünlerinin üretiminde kullanılan malzemelerin üretiminde son derece yüksek miktarda su kullanılıyor. Öyle ki bir pamuklu gömleğin yaratılması, bir kişinin 2,5 yılda içtiği kadar su gerektirebiliyor. Naylon ve polyester gibi sentetik malzemelerin üretimi sırasında ise daha az su kullanılsa da bu seferde tehlikeli sera gazları söz konusu olabiliyor. Burada da moda ve tekstiller için geri dönüştürülebilir, yenilenebilir, yeniden kullanılabilir ve sorumlu bir şekilde tedarik edilen sürdürülebilir teknolojilerin geliştirilmesi alternatifler sunmakta. Bazı çevre dostu tekstil alternatifleri, geri dönüştürülmüş lifler ve tarımsal atık ürünlerden elde edilen lifleri içerir. Bu yeni tekstil ürünleri, üretim sırasında daha az atık üreten, uzun süre dayanan ve biyolojik olarak parçalanabilen seçenekler sunabiliyor. Stella McCartney gibi tasarımcılar, biyo bazlı kürk gibi yenilikçi malzemeler kullanarak kapalı döngü ve sürdürülebilir iş modellerine öncülük ettiler. Bu yüzde 37 oranında bitki bazlı kumaş, geleneksel sentetiklere göre yüzde 30’a kadar daha az enerji ve yüzde 63’e kadar daha az sera gazı üretiyor. Ayrıca, Ananas Anam şirketinin ananas yaprağı lifinden ve mantarlardan yapılan bitkisel deri olan yenilikçi çevre dostu alternatifi de bahsetmeye değer. Yine alternatif malzeme kullanımına diğer bir örnekte Anke Domaske adlı Alman mikrobiyoloji öğrencisinin Üniversitede ‘Kendi Giysilerini Yetiştir’ projesinde süt, çay ve kahve çekirdekleri kullanması olmuştu.
Yüksek teknoloji malzemeler ve vegan deri
Teknolojinin modayı sürdürülebilir hale getirmesinin diğer yollarından biri de hayvanların hayatlarını kurtarmaktır. Danışmanlık firması Grand View Research (GVR), hayvansız ürünleri tercih eden tüketici sayısındaki artış ve hayvansız ürünler üretmenin düşük maliyeti nedeniyle küresel suni deri pazarının 2025 yılına kadar 85 milyar dolara ulaşacağını tahmin etmektedir.
Otomasyon ile talep üzerine üretim
Hızlı moda yaklaşımı ile giysi üretip sonra satmak yerine, ürünler sipariş edilir ve üretilir. Günümüzde tek ve küçük seri üretimin maliyeti üretimdeki otomasyon ve inovasyon ile azalıyor artık. Talep üzerine üretim ile azalan iadeler ve garantili satışlar sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Yine 3D yani 3 boyutlu baskı, teknolojinin modayı sürdürülebilir hale getirmesinin bir başka yoludur. Bu tür baskıları, Iris Van Herpen yenilikçi tasarımcılar sayesinde Paris, Londra ve Milano podyumlarında çoktan yerini aldı. 3D baskı sektörde çok yaygın olan kumaş israfını önlemesi, 3D baskıdan yapılan kıyafetlerin hazırlanması uzun sürmediğinden sipariş üzerine üretilebilmesi nedeniyle çevre dostu olarak kabul edilmekte.
Mobil vücut taraması
Tasarımcılar ve üreticiler, müşterilerin vücut şekillerini “ortalamak” için tasarlanmış son derece sınırlı bilgilere dayanarak giysilerin boyutlarına karar verirler. Ücretsiz gönderim avantajı ile bedeni uygun olmayan ürünleri iade etmek amacıyla birden fazla bedende giysi satın alımı ise maalesef ki hem müşteriye ulaşımı hem de iade dönüş yolu boyunca dev bir karbon ayak izi birikmesine, ürünlerin bu süreçte hasar görüp kullanılamaz hale gelmesine neden oluyor. Tüketiciler, mobil vücut tarama ürünlerinden yararlandıkça, perakendeciler vücut şeklini daha iyi anlamak ve daha iyi oturan giysiler oluşturmak için ek veriler toplayabilir ve AR giysi deneme çözümleri sayesinde ürün iade oranlarını düşürebilir. Önümüzdeki beş yıl içinde artırılmış, sanal ve karma gerçeklik gibi teknolojiler yaygınlaştıkça, sanal giyinme deneyimleri sanal alışverişin geleceğine büyük oranda katma değer sağlayacak. Vücut taraması veya sensörlü beden ölçü yöntemleri ile üretici ve tasarımcılar bir skalaya bağlı kalmak yerine farklı vücut tiplerine uyacak giysiler oluşturabilir. Sonuç, daha az iade, daha yüksek dönüşüm oranı ve perakendenin çevresel ayak izini azaltmaya yardımcı olabilecek gelişmiş doğruluk ve verimlilik sağlayan vücuda daha iyi oturan giysiler ve memnun müşteriler olacaktır.